Günümüzde yapay anüsle yaşayanların sayısı gittikçe artmaktadır. Son yıllarda tıpta meydana gelen ilerlemeler bu tip bir engeli olan kişilerin yaşamını daha da kolaylaştırmıştır. Ama yapay anüsün getirdiği yeni düzenle ilgili işlevsel ve psikolojik sorunlar hâlâ çözülmeyi beklemektedir.
Yapay anüslü kişilerin ameliyattan sonra da sürekli yardıma, düzenli aralarla kontrole ve eğitime gereksinimi vardır. Bu konuda uzman kişilerin yardımı istenir bir şey olmakla birlikte her zaman kolay değildir. Yapay anüs taşıyanların önemli bir bölümü hastaneden çıkınca kendi haline ve ailesinin iyi niyetine bırakılmaktadır. Oysa yapay anüsle ilgili herhangi bir bilgiden yoksun olan kişiler hastaya yardım edemez.
Yapay Anüs Nedir?
Yapay anüs dendiğinde genellikle bir bağırsak bölümünün, daha seyrek olarak da idrar yollarının karın duvarına ağızlaştırılması anlaşılır. Başka bir deyişle karın bölgesindeki bir cerrahi uygulamayla ileuma (incebağırsağın son bölümü) ya da kalınbağırsağa bağlanan bir açıklık oluşturulur. Böylece dışarıya çıkan dışkılar bu ağız bölümüne takılan bir torbada toplanır. Yapay anüsler açıklığın oluşturulduğu iç organın cinsine ya da bölümüne göre ileostomi, kolostomi ve ürostomi denen üç türe ayrılır.
Yapay Anüs Türleri
• İleostomi- Körbağırsaktan rektuma (düzbağırsak) kadar bütün kalınbağırsağın alınmasını gerektiren ülserli kolit ya da Crohn hastalığı gibi durumlarda ya da kalınbağırsaktaki yaygın kanserlerde uygulanır. Cerrah ileumun en son bölümünü karın duvarından geçirerek yaklaşık 1 cm “dışarıya çıkarır” ve kendi üzerine diker. İleostomi yalnızca karnın alt bölümünde, orta hattın sağında açılır.
• Kolostomi- Kalınbağırsağın herhangi bir bölümünün cerrahi bir girişimle karın duvarından dışarıya çıkarılmasına dayanır. Bu tip bir girişim kalınbağırsak ve rektum tümörlerinde, ayrıca kalınbağırsağın bir ya da daha fazla bölümünün tıkandığı durumlarda gerekebilir. Bağırsağın daha aşağı bölümlerindeki iltihabı durumların tedavisini kolaylaştırmak ya da yaralanma, delinme ya da başka tip bir cerrahi girişim sonucunda atılan dikişlerin kolay kaynamasını sağlamak için de bazen geçici bir önlem olarak kolostomi uygulanabilir. Bu uygulamada bağırsağın hasta bölümü çıkarılmaz; iki açıldığı bulunan bir kolostomi gerçekleştirilir.
Açıklıklardan biri dışkıların çıktığı üstteki bölüme, öbürü artık dışkının hiç geçmediği istirahatteki alt bölüme bağlanır. Hastalık iyileştiğinde, iki bağırsak bölümü bir araya getirilerek bağırsağın sürekliliği yeniden sağlanır.
• Ürostomi- Göreli olarak daha seyrek uygulanan bir cerrahi tekniktir. Ürostomiye idrar kesesindeki genetik oluşum bozukluklarında, kötü huylu tümörlerde ya da organın sinir yapısıyla ilgili bozukluklarda başvurulur. Bu girişimde idrar boruları idrar torbasından ayrılır ve karın duvarıyla ağızlaştırıllmış bir bağırsak kanalına bağlanır.
Yapay anüslerin başlıca sorunları günlük olarak çıkarılan dışkının toplanmasının ve boşaltılmasının kontrolünde karşılaşılan zorluklardır.
Her şeyden önce yapay anüsün türüne göre dışkı malzemesinin oldukça önemli farklılıklar gösterdiğini belirtmek gerekir. İleostomide çıkarılan dışkı daha çok sıvı ya da yarı sıvı yapıda, sindirim enzimleri bakımından zengin ve karınn cildi için yüksek oranda tahriş edici niteliktedir. Bağırsak içeriği gece ve gündüz sürekli ve bol miktarda dışarıya atılır; çıkarılan miktar genellikle 24 saatte 1 It’yi geçer.
Bağırsağın son bölümlerindeki yapay anüsten çıkan dışkı normal dışkıya daha fazla benzemeye başlar: Katı kıvamda, kötü kokulu ve tahriş edici olmayan bir niteliktedir. Boşaltım biçimi de daha düzenlidir; üst bölümdeki bağırsak kütlesinin sığamsı hareketlerini izler. Ortalama olarak 24 saatte 2-4 kez dışkı atılır. Günümüzde karın içine konan bir “cep” aracılığıyla 0,5 lt’den fazla sıvı dışkı toplanır. Ayrıca kapak biçiminde işleyen bir mekanizma aracılığıyla dışkının tutulması da sağlanır.
Hastanın bir torba taşıması önlenir. Ama karın içine konan bu cepçiği bir kateter yardımıyla günde en az 2-3 kez boşaltmak zorunluluğu vardır. Son yıllarda kolostomi uygulamasında oldukça önemli gelişmelerin olduğu söylenebilir. Artık “manyetik halka” denen özel bir protez aracılığıyla ağız bölgesi kapatılmakta ve böylece dışkı kontrolü sağlanabilmektedir.