Hiperbarik tedavi özel bir uzmanlık gerektirir. Oysa normobarik tedavi hastane koşullarında kolaylıkla uygulanabilir. Tedavi amacıyla kullanılacak oksijen özel tüplerde saklanır. Bu tüplerin ağzında basıncı düşürmeye ve sabit bir akım sağlamaya yönelik bir musluk bulunur.
Solunum yolunu örselememesi için gazın nemlendirilmesi gerekir. Bu işlemde gaz ya bir nemlendiriciden ya da su içeren bir kaptan geçirilir. Hastanın durumuna ve gereksinimine göre tedavi değişik biçimlerde uygulanabilir.
Bu yöntemler arasında burun deliklerinden yutağa kadar uzanan bir sonda yerleştirme, soluk borusunun delinmesi (trakeotomi), esnek kayışlı özel maskeler kullanma, hastayı “oksijen cadırı” denen özel bir düzeneğe koyma ve yenidoğanları kuvöz denen özel bir bölmeye alma ve hiperbarik oda sayılabilir. Uygulaması daha karmaşık olan ve özel durumlarla sınırlı tutulan hiperbarik oda daha ileride ele alacağımız bir tekniktir.
Normobarik oksijen tedavisine birçok hastalıkla İlgili acil girişimlerde başvurulur. Bu hastalıklar arasında karbon monoksit ya da öbür zehirli gazlara bağlı zehirlenmeler, kalp durması, enfarktüs, kalp yetmezliği, koma, solunum ritmini düzenleyen sinir merkezlerinin çalışmasını baskılayan preparatların bilerek ya da yanlışlıkla alınması, akciğer ödemi, amfizem ya da astım krizi, pnömotoraks, göğüs travmaları, akciğer embolisi, akciğerlere yayılan iltihabi süreçler ve solunum kaslarının felci sayılabilir.
Yeniden canlandırma sırasında oksijen tedavisi başka acil girişimlerin eşliğinde uygulanmalıdır. Solunumu durmuş olan ve yapay solunum uygulanan hastaya verilecek oksijen dozunun normal solunum işlevinin geri dönmesine yardımcı olacak biçimde ayarlanması gerekir.
Oksijen tedavisi dokularda hipoksiye yol açan yavaş seyirli hastalıkların tedavisinde de yararlıdır. Bu hastalıklarda hipoksi hücrenin yetersiz oksijen almasına neden olur; yalnızca yaşayabilecek düzeyde oksijenlenen hücre, zor metabolik koşullar içerisine girer.
Astım, amfizem, bronşit ya da bazı kalp yetmezliği durumlarında da oksijen tedavisi gereklidir. Ama kronik hipoksisi olan bir hastaya uygulanacak oksijen tedavisi, acil girişim amacıyla başvurulan ve kesin olarak uygulanması gereken oksijen tedavisine göre çok daha fazla dikkat gerektirir.
Normal kişilerde solunum ritmini ayarlayan sinirsel merkezler vücuttaki karbonik anhidrit ve oksijen yoğunluklarına duyarlıdır. Buna karşılık kronik hipoksisi olan kişilerde, karbon dioksit alıcılarının duyarlılıklarını yitirmiş olmaları nedeniyle, solunum uyarısı yalnızca oksijen yoğunluğuna bağlı olarak belirlenir.
Bu noktada bir sorunla karşılaşırız: Aşırı miktarda oksijen alımı kandaki oksijen yoğunluğunda yalnızca sınırlı bir artış sağlarken, hâlâ duyarlı olan oksijen alıcılarını engelleyebilir. Bu durum karbon dioksitin yüksek yoğunluklarında bile solunum durmasına neden olabilir.
Kan oksijen yoğunluğundaki küçük bir artışın solunum işlevini durdurabileceği böylesi çelişik bir durumdan kaçınmak için kronik hipoksisi olan hastalarda genellikle başka tedavi yöntemleri uygulanır. Bu yöntemler arasında solunum jimnastiği de yer alır.