Dokularda hücrelerarası sıvının artmasıyla meydana gelen şişliğe ödem (edema) adı verilir. Ödemin varlığını anlamak için doku üzerindeki deriye parmakla basılır ve ancak bir süre sonra kaybolan çöküklük (godet) meydana getirilir. Yerel ödemlerden başka vücudun boşluklarında su toplanacak kadar büyük genel ödemlerin meydana gelmesi halinde ise anazarkadan söz edilir Karında periton boşluğunda su toplanmasına asit (ascites), göğüste plevra boşluğunda su toplanmasına ise hidrotoraks adı verilir. Ayrıca bazı hastalıkların belirtisi olarak meydana gelen organ ödemleri örneğin akciğer ödemi, beyin ödemi, larenks ödemi vb. ödemler de vardır.
Vücut ağırlığının % 75’ini oluşturan su, organizmada hücre, hücrelerarası ve damarlarda kan plazması gibi üç bölüm arasında belirli bir denge içinde dağılmış olarak bulunur. Bu su ve elektrolit dengesinin bozulmasına neden olan bazı hastalıklarda, beslenme yetersizliği, kopiller geçirgenliğinin bozulması, dokuların direncinin azalması gibi durumlarda ödem meydana gelmektedir,
İltihaplı ödem sık görülen ve bilinen bir ödem şeklidir. İltihap meydana gelen yerde, iltihabın dört esas belirtisi: Ağrı {do-lor), kızarıklık (rubor), ısı artışı (calor) ve şişlik (tumor) yani ödem vardır. Toplardamarlarda, dolaşımın bozulduğu -varisli organlarda, tromboflebit gibi iltihabı hastalıklarda da lokal ödem meydana gelir. Menopozda sabahları görülen ve hareketle bir süre sonra geçen göz kapağı ödemleri, hormona! nedene bağlıdır, tedaviyi gerektirmez. Yaygın ödemler ise kalp yetmezliklerinde, sirozda ve akut giomerulonefrit denen böbrek hastalıklarında görülür. Gebelikte son üç ayda bacaklarda toplardamarların baskı altında olmasına bağlı olarak görülen hafif ödem fizyolojik kabul edilirse de bazen hipertansiyon ve albuminüri ile beraber gebelik toksemisinin üçlü belirtisini meydana getirebilir. Ödemlerin tedavisi doktorlar tarafından sebebe göre ve genellikle fazla suyun vücuttan atılmasını sağlayan diüretik dediğimiz ilaçlarla dikkatli olarak yapılmalıdır.