Günümüzde tümör tedavisinde kullanılan ilaçlar tümör hücreleri dışındaki organ ve dokularda da sıklıkla lezyon yaratmaktadır; bu nedenle söz konusu ilaçların kullanılması dikkatle kontrol edilmelidir. Ayrıca bu tedavilerin psikolojik sonuçları da göz önünde bulundurulmalıdır.
Toksik Etkiler
Tümör hücreleri dışındaki normal doku ve organlar da tümör karşıtı ilaçlara duyarlıdır. Bu duyarlılık sonucunda bazı yan etkiler ve toksik etkiler ortaya çıkar ve bunlar değişik ilaç türlerine göre belirli sınırlar içinde değişir. Tümöre karşı ilaç tedavisinin yarattığı toksik etki tedavi açısından önemli bir sorun oluşturur; bu nedenle her ilacın ortaya çıkardığı yan etkiler çok sık kullanılan başka ilaçlarda olduğu gibi ayrıntılı olarak bilinmelidir.
Şematik olarak hücre çoğalmasını durduran ilaçların yol açtığı yan etkiler dört gruba ayrılabilir:
• Kısa sürede ortaya çıkanlar (24-48 saat içinde);
• Erken dönemde (birkaç gün ya da hafta içinde) ortaya çıkanlar;
• Geç dönemde (haftalar ya da aylar sonra) ortaya çıkanlar;
• Çok geç (aylar ya da yıllar sonra) ortaya çıkanlar.
Kemoterapide kullanılan ilaçlar hastanın tüm hücrelerini etkilemekle birlikte, özellikle hızlı çoğalan dokuların (kemik iliği, lenf sistemi, ağız ya da sindirim sistemi mukozası epiteli, deri, kıl keseciği, eşey bezlerinin üreme hücreleri ve embriyonel yapılar) hücreleri üzerinde etkili olur. En sık görülen toksik belirtiler sindirim sistemi belirtileri, kemik iliğinin ketlenmesi ve saç dökülmesidir. Bulantı ve kusma çok sık görülür; ilacın verilmesinden birkaç saat sonra ortaya çıkar ve hemen hiçbir zaman 24 saatten uzun sürmez. Kusma zorlukla kontrol altına alınır ve bulantı giderici ilaçlarla kesilebilir.
Ayrıca kemoterapiden önce ortaya çıkan bir bulantı tablosu da bilinmektedir; bu durum psikolojik bir reaksiyonu gösterir ve her şeyden önce özellikle önlem tedavisi döneminde hasta için oldukça büyük bir sorun oluşturur. İshal sıklıkla flüoroürasil ve metotreksat uygulanmasından sonra ortaya çıkar; iştahsızlık ise güçsüzlük gibi kemoterapinin sık görülen yan etkilerinden biridir. Mideye ilişkin yakınmaların ortaya çıkmasına karşın, meme ya da cinsel organ kanseri nedeniyle kemoterapi uygulanan bazı hastaların önemli ve güçten düşürücü bir hastalığı yenebilmek amacıyla aşırı beslenmeleri kilo almaya eğilim göstermelerini açıklar. Kemik iliğinin ketlenmesi bütün kemoterapi ilaçlarının sık görülen toksik belirtilerindendir.
Kemik iliği ketlenmesi klinikte erken ve geç dönemde ortaya çıkabilir. Akyuvar, alyuvar ve trombositlerin sayısının azalmasına yol açan kemik iliği ketlenmesi erken dönemde, özellikle tedavinin 8-14. günlerinde ortaya çıkabilir.
Hücre Çoğalmasını artıran İlaçların Kullanılmaması Gereken Olgular:
Düşkün ya da genel durumu bozuk olan hastalar.
Ağır kemik iliği ketlenmesi durumunda (akyuvar sayısının 3.000/mm3iün altında ve/ya da trombosit sayısının 75.0OO/mm3’ün altında olması).
-Geçen 3 haftalık sürede kemoterapİ görmüş olmak.
-Bir enfeksiyon geçiriyor olmak.
-Gebelik (ilk üç aylık dönem).
-Son 10-12 günlük sürede bazı cerrahi girişimler (laparotomi [tanı amacıyla karnın cerrahi yolla açılıp incelenmesi] torakotomi, [göğüs kafesinin kesilerek açılması] mastektomi [memenin tümünün alınması]) geçirmiş olmak.
-Yaşlı ya da ağır psikiyatrik bozukluğu olan hastalar.
-Hastanın tedavi süresi içinde iyi bir kontrolden geçirilmesinin zor olduğu durumlar.
Tümöre karşı ilaçların akut olarak ya da zaman içinde ortaya çıkardığı toksik etkiler :
-Organ ya da sistem İlaçlar
-Kan yapıcı kemik iliği Bleomisin, dakarbazin ve steroitler dışındakilerin tümü
-Mide ve bağırsaklar her biri farklı şiddette toksik etki göstermekle birlikte tüm ilaçlar
-Deri ve ekleri Bleomisin
-Karaciğer Metotreksat, merkaptopurin, antrasiklinler
-Akciğerler Bleomisin, nitrozoüreler, busulfan
-Kalp Antrasiklinler, siklofosfamit
-Böbrekler Sisplatin, melotreksat
-Merkez sinir sistemi Metotreksat, sitozin-arabinozit, nitrozoüreler
-Çevrel sinir sistemi Vnıkrİstin, vinblastin
-Eşey bezleri Siklofosfamit, mekloretamin, prokarbazin