Karaciğer naklinin yaygınlaşabilmesi için organ bağışıyla ilgili yasaların gözden geçirilmesi, aynı zamanda kamuoyunun ve tıbbi personelin bu konuda doğru bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Öldürücü Hepatit
1980’lerin başına değin bu hastalıkta karaciğer nakline karşı çıkılmış, gerekçe olarak da uygulanması böylesine zor olan tedavi yönteminin oldukça başarısız sonuç vermesi ve bu hastalıkta karaciğer işlevlerinin yeniden düzelebileceği (çok düşük bir olasılık) öne sürülmüştür.
İlk nakillerin çoğu beyin işlevlerinde çok ağır bozukluk (4. evre koma) ortaya çıkmış hastalara uygulanmıştır; bu durum karaciğer naklinden sonraki yüksek ölüm oranını açıklamaktadır. Son zamanlarda ise bu hastaların metabolizmasının daha iyi desteklenmesi ve herhangi bir kötüleşme görülmeyen dönemlerde bile karaciğerin biyokimyasal durumunun yalandan izlenmesi ağır gidişli olguların saptanmasını ve karaciğer naklinin daha erken uygulanmasını sağlamıştır.
Uygun verici bulunarak karaciğer naklinin hastalığın gerektirdiği kadar hızla uygulanabildiği olgularda alınan sonuçlar cesaret vericidir. Bunlarda hastaların yüzde 60’a yakını bir yılın sonunda sağ kalmıştır.
Bu durum öldürücü hepatitte karaciğer naklinin gittikçe yaygınlaşmasına ve çeşitli merkezlerdeki uygulamanın sürekli artmasına yol açmıştır.