Nakil sırasında lökositlere (akyuvarlar) ve trombositlere karşı ateşli reaksiyonlar oluşabilir. Bu durum genellikle daha önce sık sık kan nakli yapılmış, bu nedenle serumlarında akyuvarlara ve trombositlere karşı antikor oluşturmuş hastalarda görülür.
Bu komplikasyon ateş düşürücü ve antihistaminik ilaçlarla kolaylıkla tedavi edilebilir; ayrıca bronş spazmı varsa adrenalin de kullanılmalıdır. Verici kanına duyarlılık geliştirdiği belirlenen hastalarda oluşabilecek tepkimeler alyuvar konsantreleri ve koruyucu olarak antihistaminik verilmesiyle engellenebilir. Kandaki ateş yükseltici maddelere ve nakledilen kanın içindeki bakterilere bağlı ateşli reaksiyonlar ise ender olarak görülür.
Dolaşım sisteminin nakledilen sıvı miktarına bağlı aşırı yüklenmesi, akciğer ödeminin oluşmasma neden olabilir. Kronik kansızlık durumlarında sıvı yüklenmesine yol açmamak açısından sıvı içeriği düşük alyuvar konsantrelerinin kullanılması daha iyidir. Tam kan nakline yalnızca akut kanama durumlarında başvurulmalıdır. Kan nakline bağlı akciğer ödeminde tedavinin temeli, aşırı sıvının diüretiklerle (idrar söktürücüler) vücuttan uzaklaştırılmasıdır.
Hava embolisi tehlikesi, kan naklini ‘hızlandırmak amacıyla kan torbası elle sıkıştırıldığında ortaya çıkar. Bu durumun hemolize de yol açabileceği göz önünde bulundurulmalı ve hastanın damarına olabildiğince büyük çaplı iğneler yerleştirilmelidir. Sisteme mutlaka basınç uygulamak gerekiyorsa, kanın nakledildiği serum setinin içinde en ufak miktarda bile hava bulunmamasına dikkat edilmelidir.
Bekletilmiş kanda alyuvarlardaki potasyum yavaş olarak plazmaya geçtiğinden plazmanın potasyum iyonu düzeyi yükselir. Dolayısıyla bekletilmiş kanın hastaya hızla verilmesi geçici bir potasyum yüksekliğine ve bu da kalpte ritim bozukluklarının ortaya çıkmasına yol açabilir. Böbrek yetmezliği bulunan hastalarda kanın yavaş yavaş nakledilmesi durumunda da hiperpotasemi (kan potasyum düzeyinin yükselmesi) tehlikesi vardır. Bu kişilerde taze tam kan ya da alyuvar konsantreleri kullanılması hiperpotasemi tehlikesini azaltır.
Hastaya fazla miktarda ve kısa sürede tam kan nakledildiğinde kandaki pıhtılaşma önleyiciler, kalsiyum düzeyinin düşmesine ve asidoza (kanda asitlik düzeyinin yükselmesi) yol açabilir. Bu dengesizlik durumlarını düzeltmek için kalsiyum glukonat ve sodyum bikarbonat kullanılabilir.
Kan nakline bağlı olarak görülebilen hipotermi (vücut sıcaklığının düşüklüğü) klinik tabloyu karmaşık hale getirir. Hastaya fazla miktarda ve kısa sürede soğuk kan nakledilmesi, kalpte ritim düzensizliklerine neden olabilir. Dolayısıyla hastaya verilecek kanın büyük özenle ısıtılması gerekir; bu işlemi yerine getirmek için varsa uygun aygıtlar kullanılmalıdır. Kanın uygun sıcaklık koşullarında bekletilmemesine bağlı olarak bozulması duyarlı hale gelmiş kanın hastaya verilmesinden sonra hemolizin ortaya çıkmasına yol açar.