Çocukluk tipi şeker hastalığında insülin vazgeçilmez ilaçtır. Erişkin tipi şeker hastalığında ise diyet önlemleri ya da ağızdan alınan şeker ilaçlar yetersiz kalırsa insüline başvurmak gerekir. İnsülin gebelikte kullanılmasına izin verilen tek ilaçtır. Hastalığın hafif biçimlerinde insülin tedavisine ayakta başlanabilirse de, hastanın hastanede birkaç gün kalması, hem tedavinin daha güvenii olmasını, hem de hastanın daha iyi yönlendirilmesini sağlar.
Verilmesi gereken insülini hesaplamak için kandaki glikoz miktarının, sabah kahvaltıdan önce, kahvaltı ile öğle yemeği arasında, olanaklıysa öğle yemeğiyle ikindi kahvaltısı arasında, akşam yemeğinden önce ve son kez de yatmadan önce ölçülmesi gerekir.
Kandaki glikoz miktarı ölçülürken hasta belirli bir direnç gösterebilir; kan almak için günboyu pek çok kez parmağına ya da kulak memesine iğne batırılmasından bıkmış olabilir. Bu tahlil hastanın kan şekerinin gerçek düzeyini çok daha doğru verdiğinden idrar tahliline kan keton cisimleri ketoasidozun ortaya çıkmasına neden olacaktır. Ketoasidozun başlıca belirtileri kusma, karın ağrısı, hava açlığı ve solunum güçlüğü, ciltte kuruluk, idrar miktarında azalma ve idrarla bol miktarda şeker çıkmasıdır. Bu durumda hastanın kesinlikle hastaneye yatırılması ve tehlike atlatılıncaya değin tedavi edilmesi gerekir. Erişkin tipi şeker hastalığında ketoasidoz koması hemen hemen hiç görülmez, kandaki şeker düzeyinin aşırı miktarda artması hiperozmolar komayla sonuçlanabilir. Bu koma tipinde kan şekerinin yükselmesi ve buna bağlı olarak idrarla aşırı su kaybı bu hastaların plazmasında sodyum düzeyinin yükselmesine yol açar. Bu durum hücre içinden, hücre dışına su ve sodyum geçmesine neden olur. Böylelikle hücre dışı sıvının sodyum İçeriği yükselir (hiperozmolar hücre dışı sıvı).