İlaçların Dağılımı:
Yağda eriyen ve elektrik yükü olmayan ilaçlar bütün bölgelerde, basit bir yayıIım mekanizması ile daha kolay dağılır; yağda az eriyen ve elektrik yükü olan ilaçlar ise hücre içine daha karmaşık mekanizmalar yoluyla girer.
Kana karışan ilaçların en hızlı dağıldığı organlar kan akışı ve hızının oldukça yüksek olduğu kalp, karaciğer ve böbreklerdir. Yağ dokusu ve kaslardaki dağılım ise daha yavaştır. Öte yandan, birçok ilacın belirli organ ve dokularda birikme özelliği vardır. Bu dokuları depo gibi kullanan ilaçlar, kandaki yoğunlukları düştükçe, dolaşıma geçerler.
Bu durum, başlangıçta yüksek dozda ilaç verilerek, hasta dokularda en uygun ilaç yoğunluğuna ulaşmayı gerektirir; ilacın alındıktan günler sonra bile vücutta kalabileceği de unutulmamalıdır. Plazma proteinleri ve özellikle albümin birçok ilaç için önemli bir depo yeridir. İlaçlar albümine kalıcı olmayan, zayıf bir bağla bağlandıktan sonra kolayca kan dolaşımına salınır.
İlaç Etkileşimleri:
Hücre duvarını yalnızca bağlanmamış, serbest moleküller aşabildiğinden, plazma proteinlerine bağlanmış ilaçlar hedef hücrelerde ancak sınırlı etki gösterebilir. İlaçların plazma proteinleriyle kurduğu bağın özgürlük oranı yüksek olmadığından, aynı proteine benzer yapıdaki ilaç molekülleri bağlanabilir; bu özellik birden fazla ilacın alınması durumunda önem kazanır.
Bu durumda alınan ilaçlardan biri ilaç bağlayıcı proteinleri doyurarak öteki ilaçların “açıkta” kalmasına yol açar. Böylelikle boşta kalan ilaç kanda serbest ve etkili olarak yüksek düzeyde bulunur, önemli bir depo ise yağda eriyen ilaçların biriktiği yağ dokusudur; Yağda eriyen ilaçların tipik bir örneği anestezide kullanılan tiopentaldir. Damardan vücuda verilen ilacın yüzde 70’i üç saat sonra yağ dokusunda bulunur. Mide ve bağırsak sıvıları ile safra da ilaçların biriktiği önemli depolardır. Beyin-omurilik sıvısı, eklem aralıklarındaki sıvılar, göz sıvısı ve lenf sıvısının depo olarak önemi daha azdır.
Bununla birlikte ilaçların dağılımı açısmdan merkez sinir sistemi ve beyin-omurilik sıvısının özel bir yeri vardır. Proteinlere bağlı ilaçlar beyin damarlarından geçemediğinden, glia hücreleri (sinir dokusu destek hücreleri) kan ile hücre dışı sıvı arasında ikinci bir engel oluşturur (kan-beyin engeli). Bu durumda, çok zengin bir kan dolaşımına sahip olmasına karşın, beyin dokusuna az sayıda ilaç geçebilir. Yağda çözünürlükleri yüksek olan ilaçlar ise beyne kolayca erişir.
İlaçların Atımı:
Tükürük bezlerine, sindirim sistemi organlarına, akciğerlere ve özellikle böbreklere ulaşan ilaçlar, salgılar ve organik sıvılarla atılmak üzere bu organlarda birikir. Atılımdan önceki bu yoğunlaşma aşamasında, ilaçların tedavi edici etkisi sürmektedir.
Antibiyotik gibi bazı ilaçların idrarda yüksek yoğunlukta birikmesi idrar yollarındaki zararlı mikroorganizmaları yok eder. Aynı durum, akciğerlerden atılan bazı ilaçlar için de geçerlidir.
Etene de ilaçlar için göreli bir engel oluşturur. Gebelikte ilaç kullanımı olumsuz etki yapabilir; bu ilaçlar anneden bebeğe geçerek tehlikeli sonuçlar doğurabilir. İlaçların vücuttaki dağılımının yalnızca ilacın etkililiğini belirlemede değil, ilaçlar arasındaki etkileşimi ve yan etkilerini belirlemede de ne kadar önemli olduğunu gördük. Bu nedenle ilaçlar mutlaka hekim denetiminde alınmalıdır.