• İdrar söktürücüler - Bunlar kalp, akciğer, böbrek ya da karaciğer kökenli ödemlerde ve yüksek tansiyonda oldukça yararlı ilaçlardır. Ama kalp-dolaşım sistemi hastalıklarının saptanmadığı basit şişmanlıkta kullanılmaları çok sakıncalıdır.
İdrar söktürücülerin su ve tuzun vücuttan atılmasını artırarak zayıflatıcı bir etki yaratacağı sanılır. Oysa bu bütünüyle yanlış bir görüştür. Çünkü şişmanlarda vücut ağırlığını artıran su değil yağdır. Bu nedenle sanılanın tersine ağırlığa göre vücuttaki su oranı azalmıştır.
İdrar söktürücülerinin alınmasıyla kilo verilmesi yağ kaybının değil, su kaybının bir sonucudur.
Ayrıca idrar söktürücüler hastanın oldukça zor dayanabildiği bir dizi dengesizliğe yol açar.
Bu bozuklukların başlıcaları aşağıda belirtilmiştir:
• Bol miktarda potasyum kaybı, kalpte ritim bozukluğuna yol açar. Potasyum eksikliği şeker hastası olan şişmanlarda ayrıca kan şekeri yükselmesini ağırlaştırıcı bir durum yaratır.
• Vücut klor iyonlarının atılmasındaki artışı hücre dışı sıvılarda bikarbonat iyonu düzeyini yükselterek karşılamaya çalışır. Aşırı bikarbonat iyonu artışı da metabolik alkalozu (kanda ve vücut sıvılarında alkali düzeyinin yükselmesi) başlatır. Bu dengesizlik zihinsel etkinliklerde azalmaya, kas kasılmalarına, çırpınma nöbetlerine ve bağırsakta kısmi tıkanma olaylarına yol açar.
• Sodyumun aşırı miktarda atılması renin salgılamasında artışa, buna bağlı olarak da kan basıncının artmasına ve ürik asit birikiminin oluşmasına yol açar.
Belirli bir süre sonra sodyum kaybına bağlı olarak gelişen sıvı kaybı aldosteron salgısını artırır. Bu da hipofizin daha çok antidiüretik hormon (ADH) salgılamasına neden olduğundan beklenenin tam tersi etkiyle vücutta su ve tuz tutulması artar, kaybedilen kilolar kısa sürede fazlasıyla geri alınır. Böylece daha sonraki tedavilere en fazla dirençli olan bir şişmanlık tipi gelişir.