İşitme protezi sesleri toplayan bir mikrofon, bir güçlendirici (amplifikatör) ve güçlendirilmiş sesli uyarıları içkulağa ileten bir aygıttan oluşur.
Farklı frekansları farklı düzeyde yükselttiğinden her türlü işitme kaybında kullanılabilir. Ortakulak hastalıklarına bağlı işitme kayıplarında hasta düşük ve orta frekansları (125-1.500 hertz) duymaz. Bu gibi durumlarda protez daha çok bu frekansları güçlendirir, içkulak hastalıklarına bağlı işitme kaybında ise 2.000 hertz ve daha yüksek frekanslar işitilmez.
Ayrıca ortakulak ve içkulak hastalıklarının birlikte bulunmasına bağlı karma tipte işitme kayıpları olabilir.
Bütün bu durumlarda kayıp frekansları güçlendiren aygıtlar kullanılır.
İki tür işitme protezi vardır: Vakum diyotlu (termoiyonik lambalı) ve transistorlu aygıtlar. Günümüzde kullanılan bütün işitme aygıtları transistorludur. Her iki türde de işitme protezinin ana görevi olan güçlendirme (amplifikasyon) en etkili biçimde gerçekleştiğinden elde edilen sonuç aynıdır.
Ama transistor kullanmanın bazı üstünlükleri vardır; bunların en önemlisi pil sorununun ortadan kalkmasıdır.
Transistorlu aygıtlarda vakum diyotlu aygıtların gerektirdiği büyük piller ortadan kalkmış, yerini çok küçük, hafif ve uzun ömürlü cıvalı pillere bırakmıştır. Böylece aygıtın kullanım giderleri ve ağırlığı önemli ölçüde azalmıştır.
Transistorluların bir başka ekonomik ve teknik üstünlüğü de daha uzun ömürlü ve daha sağlam olmalarıdır.
Günümüzde dışkulak yoluna yerleştirilebilen entegre devreli çok küçük işitme protezleri de vardır.