Ayağa kalkınca kanın aşağı hücum etmesi ve vücudun üst yarısındaki kanın azalması atardamar basıncının düşmesine ve kanın bacaklarda göllenmesine neden olur. Bu durumda vücudun üst yarısının, özellikle beynin kansız kalmasını önleyecek bir mekanizma devreye girer. Küçük damarlar büzülerek kanın yerçekimi nedeniyle aşağıda birikmesini önler. Atardamar basıncının, normal değerlerde tutulması ve dolaşımda dengeyi sağlamak için kalp atışları hızlanır. Bu önlem yetersiz kalırsa kişi ayağa kalkınca fenalaşır, rengi solar, terlemeye başlar ve gözleri kararır. Beyindeki görme merkezinin bulunduğu artkafa lobunun kabuk bölgesi oksijen yetersizliğine en duyarlı bölgelerden biri olduğundan, göz kararması ilk ortaya çıkan belirtilerden biridir. Ayrıca baş dönmesi, halsizlik ve bazen bayılma görülür.
Bu belirtilerin başlıca nedeni çevrel damarların büzülmesirideki yetersizlik sonucunda tansiyonun düşmesiyle beyne yeterli kan gidememesidir. Bu olay tehlikeli olmasa da önüne geçilemez. Düşük tansiyonlu kişiler yavaş hareketlerle ayağa kalkarak vücutlarına uyum sağlaması için yeterli zamanı vermelidir.
Bayılan veya bayılmak üzere olan hastayı başı vücudundan aşağı gelecek biçimde yatırmak yeterlidir. Böylece beyne yeterince kan gider ve hasta kısa sürede kendine gelir.