İlaç Tedavisi Seçiminde Rol Oynayan Etkenler:
• Tümörün hücre çoğalmasını durduran ilaçlara genel duyarlılığı,
• Belirli bir tümörün belirli bir ilaca ya da bir ilaç kanşımına duyarlılığı,
• İlaca bağlı oluşabilecek ağır toksik etkinin hasta tarafından yenilebilirle olasılığı.
Tedavinin uygulanacağı tümör evresi:
a) klinik olarak yaygınlaşmış evrede bulunan tümörlerde tek başına kemoterapi,
b) orta evrelerde kemoterapİ ve radyoterapi ya da cenahı tedavi,
c) yüksek riskli gruplarda cerrahi tedavi sonrası önlem kemoterapisi ve/ya da radyoterapi.
İnterferon:
Günümüze değin virüs enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan bir maddedir ve vücutta virüs enfeksiyonu durumunda doğal olarak üretilir. Deneylerde yalnızca virüslere karşı değil, tümör hücrelerine karşı da etkili olduğu saptanmıştır.
Her hayvanda özel yapıda olan bir maddedir; bu nedenle insan tedavisinde insan kaynaklı interferonun kullanılması gerekir. Otuz yılı aşkın süredir varlığının bilinmesine karşın üretilmesi ve saflaştrılmasında karşılaşılan belirgin zorluklar klinikte yaygın olarak kullanılmasını engellemiştir.
Bugün bu sorunlar maddenin tümüyle yapay olarak ya da bakteri kültürlerinin kullanılması yoluyla yan sentetik olarak elde edilebilmesi nedeniyle görece de olsa aşılmıştır. İnterferonun bazı insan tümörlerinin (foliküler lenforn, miyelom, melanom, meme kanseri) ileri evrelerinde nesnel gerilemeyi sağlayabileceğini kanıtlayan bazı klinik veriler vardır. Gene de bu gerilemeler her zaman kısmi ve kısa süreli olmaktadır. Bu nedenle interferon tedavisi henüz deneme aşamasında olan bir tedavi yöntemidir. Klinik onkoloji alanında bağışıklık sistemini uyaran bu madde Herpes Zoster ve sitomegalovirüs enfeksiyonlarının sıklığını azaltmakta daha etkilidir.
înterferon kas içi, damar içi ve yerel olarak uygulanabilir. Bu yollardan kas içi, klinik deneyimlere dayanılarak yeğlenen yoldur. Doz ve tedavi süresi kesin olarak saptanabilmiş değildir. Kişinin ilaca tahammülünün saptanması amacıyla en düşük dozlarla başlanması ve tedavinin ilk haftasından sonra dozun giderek artırılması önerilir.
İnterferon tedavisinin başlıca komplikasyonlan ateş, iştahsızlık, güçsüzlük, bulantı, kusma, akyuvar ve trombosit sayısında azalma, kansızlık, karaciğerde toksik etkiler, yüksek tansiyon, baş ağrısı ve zihinsel bulanıklıktır. Ateş en sık görülen yan etkilerden biridir ve maddenin tam olarak saflaştırılamamış olmasına bağlıdır. Saflaştırma tekniklerinin duyarlılıkla geliştirilmesiyle bu durumun giderileceği düşünülebilir.
Hipertermi:
Oldukça ilgi çekici görünen bir yöntemdir ve tümörlerin sağlıklı dokulara göre ısıya duyarlılıklarının daha farklı olmasından kaynaklanır. Hayvan deneylerinde ısının vücutta çeşitli etkileri olduğu gösterilmiştir. Bu etkileri ortaya çıkarmak için değişik yollar vardır. Kısaca, kullanılan temel teknikler ultrason (sesüstü) ve yüksek frekanslı elektrik dalgalandır. Tümör dokusunu besleyen kanın dışarıda ısıtılması gibi yöntemler de vardır, işleyiş mekanizmalarından birine göre, tümörde kan dolaşımı normal dokulara göre daha azdır; böylece tümör dokularının ısıyı azaltma kapasitesi normal dokulara göre daha düşüktür.
Normal dokular ısıtıldığında ısıyı yüksek bir hızla emer; damarlar genişler, deri kızarır. Kan damarları, bazı tümörlerde olduğu gibi yetersizse, doku ısıyı yeterince emme yeteneğinden yoksundur. Tümör hücreleri, tümörün ısısı 43°C’nin üzerine çıktığında ölür. Tümörü bu sıcaklıkta, vücudun geride kalan sağlam dokularını ise normal sıcaklığında tutmak çok zor değildir (insan vücudu ateşli durumlarda olduğu gibi 41°C’ye kadarki sıcaklıklara oldukça iyi dayanır. Böyle yüksek bir sıcaklığın yalnızca sınırlı bir bölgeye uygulanması ise çok kolaydır). Hipertermi ayrıca tümör hücrelerinin radyoterapiye duyarlılığını da artırır.
Klinikte radyoterapinin kısa zamanlı hipertermiyle eşzamanlı olarak uygulanmasıyla sağlam doku az, tümör dokusu ise çok hasar görür.
Aynca hipertermi tümörün özellikle adriyamisin, bleomisin gibi bazı tümör karşıtı ilaçlara olan duyarlılığını da artırır. Bu nedenle başka yöntemlerle tedavi olanağı kalmamış ya da radyoterapiye dirençli bazı tümörlerde, klinik açıdan oldukça ilginç görünen çok sayıda sonuç elde edilmiştir ve bu olgularda hipertermi bir umut ışığı oluşturmaktadır. Yeni olan her yöntem gibi bu yöntem ve kullanım alanlarına ilişkin bilgi kısıtlı olduğundan uzun süre beklemek gerekecektir.