Gözde ya da göze bağlı organlarda ışınım nedeniyle ortaya çıkan bozukluklar, yalnız gözyuvası, gözkapağı ve göz yuvasından kaynaklanan tümörlerin değil, sinüs, burun boşluğu ve rinofarinks (burun kanalığımn yutağa bağlandığı bölge) tümörlerinin tedavisinden sonra da ortaya çıkabilir. En sık belirti veren lezyonlar, konjunktiva (gözün dış zan), gözyaşı bezi ve kanalı ile göz merceğinde oluşur.
Konjunktivada görülen başlıca tepkiler kanlanma ve ödem gibi lezyonlardır. Bu tepkiler, mikroplanmanın önlenebildiği hemen her durumda kolayca denetim altına alınabilir ve iyileşir. Gözyaşı sistemindeki lezyonlar, gözyaşı salgısının azalmasma ya da tümüyle kesilmesine yol açacak ölçüde yüksek doz ışınım alındığı durumlarda son derece ağırdır.
Gözyaşının ıslatıcı ve koruyucu etkisinin ortadan kalkması, konjunktiva ve korneada (saydamtabaka) ülserleşme ve ödeme yol açar. Bunların mikroplanması durumu daha da ağırlaştırır. Görme işlevleri ve gözün korunması güçleşir.
Göz merceği, gözyuvalarının ışına en duyarlı yapısıdır. Işınım epitel katmanını etkileyerek örseler ve katarakt (saydamlık yitimi) gelişir. Bu nedenle merceğin, bir ölçüye kadar da olsa korunması, bu Iezyonun kesin olarak yerleşmesini engeller. Mercek farklı derecelerde saydamlığını yitirebilir. Emilen doz ne kadar fazlaysa katarakt o kadar kısa süren bir başlangıç evresinden sonra belirginleşir. Işınımdan sonra gelişen katarakt, öbür tipte kataraktlara uygulanan cerrahi girişimle tedavi edilir.