Her insan belli bir noktada normal anksiyete (endişe, kaygı, tasa hali) yaşar, genellikle, fiziksel strese cevaben (örneğin bir araba çarpması durumunda); ya da psikolojik strese karşı (örneğin, patronunuzun, sizi, rütbenizi indirmekle tehdit etmesi gibi). Bununla beraber, bazı kişiler için korku ve endişe duyguları, özel bir sebepten kaynaklanmaksızın ortaya çıkar. Eğer tedirgin edici ve rahatsızlık veren bir huzursuzluk ve kaygı hissi, diğer psikolojik ‘semptomlar olmaksızın, en az bir ay ısrar ederse, sorun, genel anksiyete bozukluğu (GAD) olabilir.
Normal anksiyete’nin kökleri korkudadır, önemli işlevleri olan bir duygudur. Tehlikeli ve stresli bir durumla karşılaştığınız zaman, korku, savaş ya da kaç tepkisini aktive ederek vücudunuzun eyleme geçmek üzere motive olmasına yardımcı olur, kalp kaslara daha fazla kan göndermek üzere daha hızlı çarpar, solunum artar, kaslar harekete hazır olma anlamında gerginleşir.
Bu savunma mekanizması, tehdit oluşturan durumla başa çıkmak üzere, vücuda gereken enerji ve kuvveti sağlar. Prehistorik atalarımız, kendilerini beklemek üzere uzanmış bir kaplan gördüklerinde, koşmaya ihtiyaç duyuyorlardı. Genel anksiyete ile, her ne kadar fiziksel bir tehlike olmasa da, aynı fiziksel ve duygusal mekanizma harekete geçer. (Genellikle kalıtsal olan) beyindeki nörotransmiter gamma-aminobutyric asit’e ilişkin anormallikler, kişiyi GAD’ye karşı hassaslaştırabilir. Anksiyete dönemlerini tetiklemek için, hem eski yaşam travmaları hem de fiili yaşam deneyimleri, muhtemelen gereklidir.
Semptomlar
Tedirgin edici bir endişeye ilave olarak huzursuz ve sinirli hissedebilirsiniz. Kalbiniz hızlı çarpabilir, solunumunuz clar ve hızlı bir şekle dönüşebilir ve elleriniz ; titreyebilir. Hızlı solunum, bir nefesi kesilme, bayılma ve uyuşukluk hissi yaratabilir. (Fazla bir hareket olmasa bile) daha fazla terleyebilir, ağız kuruluğu sebebiyle yutkunma zorluğu çekebilir ve uykusuzluğunuz olabilir.
Mide bozukluğu (kramplar, bulantı ve/veya ishal), baş ağrısı, ve genel ağrılar gibi fiziksel semptomlar o derece göze çarpıcı olur ki hastalar ve doktorlar, altta yatan anksiyete’yi göz ardı ederek fiziksel semptomlara odaklanır.
Doğru tedavinin belirlenmesi, ülser, astım, aşırı aktif tiroit bezi, ve kafein ya da diyet haplarının aşırı kullanımı gibi fiziksel bozuklukların belirlenmesi ve semptomların duygusal bir kaynağının olup olmadığının keşfedilmesine bağlıdır.
GAD’si olan pek çok kişi, genellikle depresyon veya dysthmia gibi diğer bir psikiyatrik bozukluktan muzdariptir. GAD’si olan kişiler, büyük ihtimalle, alkol ya da diğer madde kullanımından muzdariptir. Ayrıca, bu maddelerin etkileri ya da bunlardan uzaklaşmanın semptomları, anksiyete’nin seviyesini arttırabilir.
Tedavi Seçenekleri
GAD’nin semptomları sizde varsa, doktorunuzla konuşun. Bir tedavi kombinasyonu (ilaçlar ve psikoterapi) önerilebilir. Kısa dönem tedavi için en etkili ilaçlar, benzodiazepine ilaçlar olup, GAD’den muzdarip kişilerin yarısında anksiyete semptomlarını yatıştırır.
Uzun dönem tedavi için, tekrarlamayı önlemek üzere antidepresan’lar, ve antianksiyete ilacı buspirone verilebilir.
Ruh hali bozukluklarında kullanılan pek çok ilaç için söz konusu olduğu üzere; buspirone ve antidepresan’lar derhal etki etmez; anksiyete azaltıcı etkilerin bariz şekilde oluşmasından önce, genellikle 2 ila 3 hafta gerekir. Kısa dönem psikoterapi, terapi görmemekten daha etkilidir ve en az, psikoterapisiz alınan antianksiyete ilaçları kadar etkilidir.