• İdrar tutamama- İdrar kesesinin aşırı uyarılmasına bağlı olarak gelişen bu bozukluk uyku sırasında sık idrara çıkma ihtiyacı ve idrar kesesinde doluluk hissiyle belirir; hasta hemen tuvalete yetişemezse idrarını kaçırır. Kol ve bacakların eski işlevlerini kazanmasıyla idrar da yeniden denetim altına alınır. İdrar kaçırma göreli olarak daha hafifse, idrar kesesinin uyarılabilirliğini azaltan ilaçlar denenebilir.
İdrar tutamama ileri boyutlardaysa rehabilitasyon programının yavaşlamasına neden olur. Bazı erkek hastalarda ördek kullanımı yeterli olurken daha ağır olgularda en azından rehabilitasyonun başlangıcında idrar kesesine bir sonda yerleştirilir. Baloncuğu 5 mi su ile şişirilmiş ufak çaplı bir sonda genellikle idrar kesesinde tahrişe yol açmaz ve hastaya rahatsızlık vermez.
Sondanın bir başka üstünlüğü idrar kaçırmanın verdiği utancı gidererek rehabilitasyon programının ve Asosyal ilişkilerin daha sorunsuz devam etmesini sağlamasıdır. Hasta destekli hareket etmeye başladığında takılan sonda, hastanın kısa mesafeleri yardımsız olarak yürüyebilecek düzeye gelmesiyle çıkarılır.
• Disfazi - Hastaya göre değişen özellikler gösteren bir konuşma bozukluğudur. Klinik olarak iki tür disfazi vardır. Bunlardan birinde hasta hiç konuşamaz ya da birkaç sözcüğü vurgulamadan söyleyebilir. Öbüründe ise hasta bozuk konuşur.
Konuşma bozukluğunun derecesi hastadan hastaya değişir: Bazen hastanın konuşmasında bir gariplik sezilse de konuşma normaldir. Bazı olgularda ise bozukluk, hastanın anlamsız bir “laf salatası” biçiminde konuşmasına kadar varabilir.
Disfazinin tanısı en kısa sürede konmalıdır. Bu yapılmazsa bozukluk yanlışlıkla “zihin bulanıklığı” olarak nitelendirilebilir.
Konuşma uzmanları bozukluğua analiz edilmesinde, hekimin ve hasta yakınlarının hasta karşısında izlemeleri gereken tutumu belirlemede önemli rol oynar.
Disfazi felçten kaynaklanan duygusal sorunlara bağlı olarak da gelişebilir. Kaybedilmiş öteki işlevlerin kazanılmasını daha da zorlaştıran bu durumda köktenci bir çözüm için duygusal sorunlara yönelik bir tedavi gerekir.
Konuşmanın düzeltilmesi hastalara yalnızca çok küçük bir bölümünde bir uzman denetiminde tedaviyi gerektirir. Hastaların çoğunda uzman olmayan birinin yardımı yeterlidir.
• Duygusal dengesizlik- Hasta genellikle ağlamaklıdır, daha ender olarak da yerli yersiz güler. Özellikle hekim muayenesi öncesinde olduğu gibi gerilim dönemlerine yaklaşıldığında hıçkırıklara boğuluyormuş izlenimi verir.
• Depresyon- Hastalarda felcin yol açtığı bozukluklara ek olarak gerçek bir depresyon da görülebilir. Felçli hastaların üçte birinden çoğunda organik hastalıklara bağlı depresyon görülmektedir.
İşlevlerin yeniden kazanılmasını olumsuz etkileyen etmenler
Felç geçirildiğinde;
• 70 yaşın üzerinde
olmak
• Hareket yeteneğinin felçten ağır bir biçimde etkilenmesi
• Bilincin felçten etkilenmesi
• Baş ve gözlerde normal hattan sapma
Hastalığın seyri boyunca;
• Hareket kaybının kendiliğinden gerilememesi
• Zihin bulanıklığı ve apatinin (duyumsamazlık) gerilememesi
• İdrar tutamamanın başgöstermesi
• Beyin dışı komplikasyonların gelişmesi
Spastik kasılmaların gelişimini en aza indiren duruşlar
• Boyun ve omurganın dik tutulması
• Omuzların kaldırılması
• Bilek ve parmakların gergin tutulması
• Başparmağın diğer parmaklardan ayrık tutulması
• Kol ve omzun dışa doğru döndürülmesi
• Dizin bükülmesi
• Ayağın ayak sırtına doğru bükülmesi