Kadının uterus adını alan cinsiyet organı içinde büyüyen çocuğun günü geldiğinde uterus adalesinin çalışmaya başlamasıyla doğum kanalından dışarıya atılmasına normal doğum denir. Rahim içindeyken 12. haftaya kadar embriyo, daha sonra fetüs adını alan çocuğun 28. haftadan evvel dışa atılmasına ise düşük (abortus) adı verilir. Ufak veya gününden evvel doğan çocuklara prematüre ve bu doğum olayına ise genel olarak erken doğum denir.
Har doğum olayında doğacak çocuk bir obje olarak kabul edilebilir. Bu canlı varlığın rahim içinden başlayan yumuşak bir doğum kanalından ve pelvis kemiklerinin oluşturduğu bir çatıdan geçerek dışarı çıkması gerekmektedir. Yumuşak doğum yolunu ise uterusun alt bölümü, kollum, va-gina ve vulva dediğimiz organlar meydana getirir. Havsala veya pelvis dediğimiz çatı yapısı ise kalça kemiklerinin yani koksa, sakrum ve koksiks kemiklerinin birleşmesi ile meydana gelmiştir. Çatısı dar olan yani kemik pelvisi çocuğun başının geçmesine elverişli olmayan kadınlar normal yolddn doğuramayacaklarından sezaryen operasyonu ile doğum yapmalarına önceden korar verilmektedir. Kemik pelvisin ölçüleri doğum kanalının girişinde önden arkaya 11 cm. (Kcnjugata vera obstetrika), pelvis çıkımında ise 9 çm.’lik iki darlık göstermektedir. Ancak normalde doğum objesi bu yolu gayet iyi bilmekte ve gerekli bükülmeleri (fleksiyon, defleksiyon), kıvrılmaları, dönmeleri (rotasyon) zamanında yaperak dışarıya çıkabilmektedir. Coouğu doğum kanalında iten güç bir motora benzetilebilir. Doğum ağrıları denen olay aslında bu motorun çalışmasının anne tarafından hissedilmesi, doğumu izleyen doktor tarafından ise kasılma yani uterus kontraksiyonları şeklinde görülmesidir.
İtici, ıkıntılı ağrılar 2-3 dakikada bir gelmeye başlar ve 60-70 saniye kadar sürer. Çocuk perine-den sıyrılıp çıktıktan sonra plasenta ile olan bağlantısını sürdüren göbek kordonu kesilir. Yenidoğan adını alan çocuk ilk ağlayışı ile solunuma ve hayata başlar, cn-cak anne için doğum olayı henüz tamamlanmış sayılmaz.Doğumun üçüncü devresi yani halâs devresi plasentanın çıkışına kadar devam eder. Son bir ıkıntı ile uterus içinde yapıştığı yerden ayrılan plasenta doktorun da yardımıyla dışarıya çıkar. Bu devreye kurtuluş anlamına gelen halâs denmesi çok doğrudur. Çünkü dcğum yaptıktan sonra plasentanın tam ayrılmayarak kanamaya başlaması veya deha kötüsü rahim adalesi içine girerek sıkıco yapışmış plasentanın (plasenta acreta) mevcudiyeti halinde bazan anneyi kurtarmak için ameliyat bile gerekebilir. Bu durumda ya steril koşullarda rahim içine girilerek plasenta ve kotiledonları elle çıkarılır yani elle halâs yapılır veya anneyi kurtarmak için histerektomi ameliyatı yapılır. Doğum esnasında anneye yardım etmek, ağrıların düzenli şekilde devam etmesini sağlamak için kullanılan bazı ilaçlar vardır. Bunların bir kısmı ağrı ilaçlarıdır. Synpitan, Pituitrin Hypophysin adı altında, uterus kasılmalarını artırmak için kullanılır.Naegeli kaidesine göre, 280 günlük gebelik süresi bittiği halde doğum olmamışsa surmaturasyondan bahsedilir. Plasenta gerekli beslenmeyi yapamayacağı için bazen çocuk bu gecikmelerde karın içinde ölebilir. Bu gibi gecikmelerde doktorlar doğum ağrılarını başlatmak için ağrı kürü metodunu kullanırlar. Genellikle serum içine konacak ağrı ilaçları damardan çok ufak dozlarda vermek suretiyle uygulanır.Eskiden doğum ağrılarını başlatmak için kullanılan kinin, toksik tesirleri nedeni ile artık terkedilmiştir.
Doğum süresi içinde kullanılan antispazmodik dediğimiz kas gevşetici bazı ilaçlar (Buscopan), kollumun açılmasında yardımcı olmaktadır.
Ayrıca doğum sonu kanamalarında uterusu sıkıştırarak kanamayı durduran ilaçlar (Ergo alkaloidleri, Methergin v.b.) de kullanılmaktadır.