Bu ışınların etkileri üçe ayrılabilir: Canlılar üzerindeki kaçınılmaz etkiler, savunma reaksiyonuna neden olan etkiler ve canlılarda hasar ya da hastalık yapıcı etkiler.
İlk etkiye önek olarak vitamin Ö3’ün dönüşümü gösterilebilir, ikinci etkiye örnek olarak ise melanosit yapımının uyarılması verilebilir; deri hücrelerinde melanin yapımı artar, bu madde de derinin bronzlaşmasını sağlayarak, deriyi bu ışınların zararlı etkilerinden korur.
Bu ışınların olumsuz etkileri ise, yüksek enerjilerinden kaynaklanır; bu enerji hücrenin çekirdeğinde bulunan suyun iyonlara ayrılmasını sağlayarak hücrelerin çoğalmasından sorumlu olan DNA’da biçim bozukluğuna yol açar.
Bu olay derideki canlı hücrelerin üreme ve protein bireşimleme kapasitelerinde olumsuz değişikliklere ve esnek liflerin hasar görmesine yol açar.
Morötesi ışınların yüksek dozlarda, hastalığa yol açabilen bu etkilerinden hastalık tedavisinde yararlanılmaktadır.
Güneş ışığından daha değişik yapıdaki çeşitli ışık kaynaklarıyla yapılan tedaviye fototerapi adı verilir. Bu yöntemden birçok deri hastalığında (akne, pitiriyazis rosea, likensi pitiriyazis, egzamalar, deri veremi, sedef hastalığı, çeşitli etkenlerden kaynaklanan kaşıntılar, el ayası ve ayak tabanın bakteri kaynaklı olmayan püstülleri, yenidoğan hiperbilirubinemisi) ve ruhsal çöküntü gibi bazı psikiyatrik bozukluklar ve raşitizmde yararlanılır.
Buna karşılık UVB ve UVC gibi kısa dalgaboylu ışık kaynaklarının uzun süreli kullanımı epitel tümörü ya da melanom ve derideki dokuların dejenerasyonu gibi olgularda artışa neden olur; bu nedenle deriye daha az işleyen UVA gibi sistemler araştırılmıştır.
Ama bunların iyonlama kapasitesinin düşük olması biyolojik etkinin yetersiz kalmasıyla sonuçlanmış, ışınların etkisinin çeşitli ilaçlar eklenerek artırılması amaçlanmıştır.