Enfarktüs denince kalp adalesini yani miyokardı besleyen damarın (coroner arter) bir pıhtı ile tıkanması anlaşılır. Akut miyokard infarktüsü denen kalp hastalığı gittikçe sık görülmeye başlanmıştır. Günümüzde şehirlerde yaşayan stresli, sıkıntılı bir yaşam içindeki nisbeten genç erkeklerde enfarktüs korkusu bir psikoz şeklinde yaygınlaşmaktadır.
Hastalık kalbi besleyen koroner damar dallarından birinin trombozla tıkanması sonucu göğüs arkasında hissedilen bir ağrı ile başlar. Ağrı bazen çok şiddetli duyulur, ölüm korkusu ve huzursuzluğu içinde olan hastanın konuşacak hali yoktur. Ani ölümlerin çoğu bu şekilde ağır bir enfarktüs ile meydana gelen kalp hastalığı sonucudur. Bazı enfarktüs vakaları ise çok hafif seyreder, hasta ciddi bir hastalık geçirmekte olduğunu bile farketmeyebilir. Şikâyetlerinin hazım bozukluğu, gaz veya adale ağrısından kaynaklandığını zannederek doktora gitmeyi ihmal edenler vardır.Hastanın bu sırada ölçülecek nabız ve tansiyonunda bir değişiklik bulunmaz. Teşhis ancak elektrokardiyografi (EKG) ve bazı laboratuvar bulguları (lökositoz, sedimantasyonun artması, serum glutamik oksalasetik transaminaz.«SGOT»ve serum piruvik transaminaz «SGPT» laktat dehidrogenaz «LDH»ve kreatinin fosfokinaz«CPK» fermentlerinin artması v.b.) ile saptanabilir.Ağrı ile beraber bulantı, kusma, nadir olarak hıçkırık nöbetleri, nabızda çeşitli ritm bozuklukları görülebilir. Ağrıdan sonra hasta birden solar, vüoudunu soğuk bir ter kaplar ve ağrı geçebilir. Enfarktüs geçiren hastalarda daha sonra çeşitli ağrılar de vam edebilir. Sol meme üstünde ve so! omuza vuran sürekli, kunt ve eforla ilgili olmayan ağrılar olabilir. Koroner damarlarda vazomotor aktivite az olduğundan burada yerleşen atherom plakları yani damar sertliği zaman zaman kalp anjini denen ağrılara neden olurlar. Koroner damarları bu şekilde yetersiz olan kimselerde bazen enfarktüsü andıran göğüs ağrı lan olur. Bu göğüs ağrısı yarım saatten fazla sürer ve trinitrin denilen ilaçla geçmezse akut koroner yetersizliğinden söz edilir. Bazı virüslerin sebep olduğu akut perikardit vakalarında da miyokard infarktüsünde olduğu gibi sol omuza ve kola hatta epigastriurna vuran ağrılar olabilir. Ancak burada ağrı sıkıştırıcı değil, batıcı karakterdedir.Koroner damarlarda sinirsel uyarılarla daralma olup olmadığı münakoşa konusudur. Ancak koroner anjiografilerde bu arterlerin sık sık çap değiştirdiği görüldüğüne göre soğuğun ve streslerin kalbin yükünü artırdığı ve bu şekilde koroner spazma bağlı geçici bir iskemi yani dokuların kansız kaldığı kabul edilebilir. Ağır kansızlıklarda koroner damarlar tamamen normal olduğu halde efor sırasında kalp dokusuna taşınan oksijen az olduğundan kalp anjini şikâyetleri meydana gelebilir. Koroner damarlarda yetersizlik doğurcn faktörler yani damarlarda sertleşme (ar-terioskleroz) meydana getiren nedenler tam olarak çözülememiştir. Ailevi faktör, şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kanda kolesterin ve ürik asit gibi bazı metabolitlerin artması ve stress gibi etkenler koroner sklerozuna ve sonunda miyokard infarktüsüne neden olmaktadır.Tedavi semptomatik olarak yapılır. Nekroz yerinde sağlam bir nedbenin yerleşmesi için üç ay gerekmektedir. Ağrıyı kesmek için morfin yapılmakta, arada oksijen koklatılmaktadır. Hasta yatakta istirahat ettirilmektedir. Koroner hastalarına bakmak için yoğun bakım servisleri kurulmuştur. Burada hastalar aletlerle devamlı olarak kontrol altında tutulurlar.