Kolesterolün damar sertleşmesi yaptığına nasıl hükmediyoruz?
Vücudun neresinde damarlar sertleşmişse onun duvarında bol miktarda kolesterol bulunur. Damarları sertleşmiş, miyokart enfarktüsü geçirmiş kimselerin çoğunun kanında kolesterol miktarının artmış olduğu görülmektedir. Şeker hastalığı, tiroidin az işlemesi, bazı böbrek hastalıklarına müptelâ hastaların kanındaki koleterol miktarı çok yüksektir ve bu gibi hastalarda damar sertliği daha fazla husule gelir. Deneysel olarak hayvanlara, bilhassa piliçlere, fazla yağlı, kolesterollü gıda verilirse hayvanların damarlarının sertleştiği görülmektedir. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki birçok kalb hekimleri kalb hastalarına, yağdan kolesteroldan fakir bir gıda tavsiye etmektedirler. Birçok meşhur kalb hekimleri de kolesterol teorisinin tamamen aleyhindedirler. Bunlara göre kolesterol birikmesi damar sertleşmesinin sebebi değil, fakat neticesidir.
Bildiğimiz birşey varsa o da damar sertleşmesi ile kolesterolün birarada bulunuşudur, ama bunun hangisi evvel, hangisi sonra geliyor katî bilinmiyor. Esasen kolesterolün kandaki miktarının normal olarak ne kadar olması gerektiği hususunda da bir fikir birliği yoktur. Bazı şahıslarda kan kolesterolü normalin üç misli olduğu halde hiçbir damar sertliği belirtisi göstermezler. Halbuki bazı hayvanların kanında hiç kolesterol bulunmaz, buna rağmen damarlarında sertleşme (arteryoskleroz) husule gelebilmektedir. Meselâ Eskimolarm gıdasını başlıca yağlar ve eft teşkil eder, buna, rağmen kanlarındaki kolesterol miktarı fazla değildir ve damar sertleşmesine hiçbir istidat göstermezler. Yakın bir zamanda ilmin bu meseleyi de halledeceği ve damar sertliğinin hakiki sebebinin meydana çıkacağı muhakkaktır. Sigara içmenin ve alkollü içkiler kullanmanın damar sertliği yaptığı fikri doğru değildir. Fakat ikisinin de kimseye faydalı olmadığı unutulmamalıdır.