Evvelce manikdepresif bozukluk ya da manik depresyon şeklinde bilinen bipolar (iki kutuplu) bozukluk, depresyonun bir türü olup; derin depresyon periyotları ile biperaktivite ve kontrolsüz sevinç (mania) periyotlarının birbirini art arda takip etmesi halidir.
Bipolar bozukluğu olan kişiler, depresyondan mania’ya geçen ruh halleri ve genellikle bu iki uç hal arasında nispeten normal dışı halleri ile, diğer depresif bozukluklardan ayrılırlar.
Bozukluk genellikle, ergenlik ya da erişkinliğin ilk dönemlerindeki bir depresif dönem ile başlar. İlk manik evre, birkaç yıl sonrasına kadar ortaya çıkmayabilir. Mania’nın üst noktalarından derin depresyona kadar, dönemin uzunluğu, kişiden kişiye değişir. Bipolar bozukluğu olan kişiler arasında intihar riski yüksektir; tahminen 4 kişiden biri intiharı denemekte ve 10’dan biri bunu başarmaktadır.
Bipolar bozuklukta kalıtsal faktör önemlidir. Bipolar bozukluktan muzdarip kişilerin yakın akrabalarının, genel nüfusa oranla, bu hastalığa ya da diğer bir depresyon türüne yakalanmaları, daha muhtemeldir. Diğer incelemeler, bozuk aile ilişkileri gibi çevresel faktörlerin bu bozukluğu şiddetlendirdiğini işaret etmektedir.
Semptomlar
Bipolar bozukluk, dönemler şeklinde devam ederek tekrarlayan bir hastalıktır. Dönemin bir kısmı, depresyon semptomları taşır. Diğer kısım, manik evredir ve kişiler mutlu, konuşkan ve enerjilidir. Mania kontrolden çıkana kadar, kişi son derece üretken ve mükemmel refakatçi olabilir.
Mania büyüdükçe, kişi verimsiz olmaya, yüksek sesle, hızlı ve devamlı konuşmaya, düşünceden düşünceye atlamaya başlar. Az uykuya ihtiyaç duyarlar ve her saatte arkadaşlarını arayabilirler. Abartılı derecede kendilerine güvenleri vardır, güç ve zenginliğe ilişkin şatafatlı sabuklamalar geliştirebilirler.
Manik evredeki kişiler, deli gibi parasal yatırım yapabilir ya da çılgınca harcayabilir; aniden büyük projeler başlatır ve kısa sürede bunları terk ederler. Bu pervasız, gözü kara ve pahalı mutluluk, çabucak sinirlilik, öfke ve paranoyaya dönüşebilir. Mania genellikle, alkol ve diğer ilaç bağımlılığına, işlerini kaybetmeye, iflasa, sadakatsizlik ve zinaya, ve boşanmaya götürebilir.
Tedavi edilmemiş manik evre 3 ay gibi uzun bir süre devam edebilir. Hafiflerken, durumdan muzdarip kişi, haftalar ila yıllar sürebilecek normal dışı hali ve davranış dönemine girebilir. Er geç, hastalığın depresif evresi başlar.
Bu hastalıktan muzdarip kişilerin takriben yüzde 10 ila 20’sinde, senede dört nöbetten fazla “hızlı dönemleme” oluşur. Gelecekte diğer ataklar olma şansı, her yeni bir nöbetle artar.
Tedavi ile dahi, tekrarlama, yaygındır. Bir araştırmaya göre, lithium ile tedavi olmuş ve buna devam eden kişiler senede ortalama bir buçuk hafta ciddi hastalık durumu arz ederken; ilaca devam etmemiş kişiler ortalama senede on üç hafta şiddetli hastalığa maruz kalmıştır.
Bipolar bozukluğun semptomlarının (belirtilerinin), her zaman, diğer ciddi durumlardan ayırt edilmesi kolay değildir. Artışlarda, mania’nın şizofrenden ayırt edilmesi zordur, Amfetamin veya corticosteroid ilaçlar kullanan veya tiroit bezleri aşırı aktif olan kişilerde; bipolar bozukluğun manik evresindeki benzer semptomlar görülür.
Tedavi Seçenekleri
Siz ya da yakın olduğunuz biri, bipolar bozukluğun semptomlarını yaşıyorsanız, tıbbi takip acilen gereklidir. Bir mania döneminde olan kişi, garip davranıyor olduğunun ve tıbbi takibe ihtiyacı olduğunun her zaman farkında olmaz. Bir psikiyatri uzmanı tarafından yapılacak değerlendirme, doğru bir teşhise varılması açısından önemlidir ki bu doğru bir tedavi planına doğru atılan ilk adımdır. Bazen, manik kişiler o derece kontrolden çıkar ve kendileri diğer kişiler için o derece bir tehdit oluşturur ki, kendi arzuları dışında hastaneye kaldırılmaları gerekebilir.
Bipolar bozukluğun, ilaç ve psikoterapi yoluyla tedavisi yüksek basan oranıyla mümkündür. Lithium en sıklıkla verilen ilaçtır. Her ne kadar etki mekanizması tam olarak bilinmiyor olsa da, mania’yı ve daha dar bir kapsamda, depresyonu engeller.
Lithium alanların yüzde yetmişi, daha az ve daha az şiddetli manik dönemler yaşamaktadır. Bipolar bozukluk olan kişilerin yüzde 20’sinde, lithium tamamen semptomları ferahlatmaktadır.
Bununla beraber, lithium bir tedavi değildir. Eğer tedavi durdurulursa, seneler süren bir tedaviden sonra dahi, ruh hali dönemi genellikle tekrar su yüzüne çıkar. Aynca, lithium kullanımı dikkatle takip edilmelidir. Kilo almak, ellerde titreme, uyuşukluk, aşırı susuzluk ve idrara sık çıkmak; yan etkileridir.
Lithium, kalp, böbrekler, ya da tiroit bezine zarar verebileceği için, doktorunuz, bu ilacı vermeden önce, sizi, bir fiziksel muayeneden geçirecek ve kan testleri isteyecektir. Doz, genellikle, ilaç etki etmeye başlayana kadar tedricen arttırılır ve daha sonra periyodik olarak ayarlanır. Lithium’un kandaki düzeyi, düzenli olarak kontrol edilir; düzey çok düşükse etkisiz, çok yüksekse risklidir.
Mania’nın ilk aşamalarında, antipsikotik ilaçlar tavsiye edilebilir, çünkü lithium’un tamamen aktif hale gelmesi birkaç hafta alabilir. Bazı kişiler, mania için lithium’un yanında, ayrıca depresyon için de bir antidepresan ilaca ihtiyaç duyarlar. Özellikle ruh hali dönemi çok hızlı olduğunda, lithium’un yerine divalproex gibi antikonvülsan ilaçlar kullanılabilir. Şiddetli vakıalarda, elektroconvulsive terapi, tavsiye edilebilir. Psikoterapi, söz konusu kişiye ve ailesine değerli düzeyde duygusal destek sağlayabilir.