Beslenmenin önemine dair söyleyebileceğimiz o kadar çok şey var ki… Bahsetmemiz gereken noktaları üç ana başlık altında toplayabiliriz: Şimdiki zaman, gelecek zaman ve daha sonrası. Şimdi bu noktaları dikkatle inceleyelim.
Beslenme birçok çocuk için tam bir kâbustur, özellikle de akşam yemekleri kâbusların en korkuncudur. Yorucu ve yoğun bir günün sonunda, inatçı bir çocukla yemek konusunda savaşmak ne kadar zordur hepimiz biliriz. Peki ya sonuç? Kazanan genellikle çocuklardır. Reklamların ve arkadaş özentisi gibi sebeplerin etkisi altında kalarak yemek seçen çocuklarımızın yediği çoğu şey aslında sağlıklı olmaktan çok uzaktır.
Bir de şöyle düşünün: Biz çocuklarımızı yetiştirmekten sorumluyuz. Güçlü ve sağlıklı birer çocuk olmaları için, çocuklarımızın ihtiyacı olan her türlü besini tükettiklerinden emin olmak zorundayız. İnsan çocukluk dışındaki hiçbir aşamada çocukluk gelişiminde olduğu kadar hızlı ve etkin bir şekilde gelişip büyüyernez. Çocuğumuzun yediği her şey büyümesine ve gelişimine doğrudan etki eder. Bu etki çocuğumuzun geleceğini belirlemekle kalmayıp kendi çocuğunun da geleceğini etkiler. Beslenme duygu, konsantrasyon, hastalıklara karşı verilen savaş, spor yapma gücü, mutlu ve huzurlu olabilme yeteneği gibi birçok etken için de önemli bir rol oynar.
Çocuklarımızın abur cuburla beslenmesine göz yummak zorunda kalabilir, büyüdüklerinde yararlı ve sağlıklı besinler yiyerek bu eksikliği giderebileceklerini düşünebiliriz. Örneğin bizler… Çocukluk çağımızda beslenme konusunda birçok hata yapmış olsak da şimdi ne kadar da sağlıklıyız değil mi?
Eğer bu soruyu siz de kendi kendinize soruyorsanız, kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Siz kendi çağmızdaki çocuklarla şimdiki çocukları sakın kıyaslamayın çünkü bizim zamanımızda yediğimiz yiyeceklerin içinde bu kadar yüksek oranda kimyasal madde bulunmamaktaydı. Son yirmi yıl içinde, işlenmiş gıdalar ve fast-food adı verilen, ayaküstü atıştırılan patates cipsi ve hamburger gibi yiyeceklerin satış oranı %100 arttı. Bu duruma göre, çocuklarımız bizden daha dezavantajlı bir ortamda büyümektedir. Ne zaman çocuklarımızın beslenmesi ile ilgili radikal bir karar alacak olsak, büyük marketlerin buzluklarmdaki rengârenk ambalajlı, süslü püslü paketlerin içine koyulmuş gıdaların cazibesine kapılırız. Bu tür gıdaları herkes alıyor, herkes yiyor diye düşünerek kendimizi bu paketleri almaktan alıkoyamayız. Üstüne üstlük, bu gıdaların satış oranları gazetelerde ve televizyonlarda ilan edildiğinde, hepimiz derin bir nefes alarak başkalarının da bu tür sağlıksız gıdaları tükettiği inancıyla suçluluk duygumuzu bastırmaya çalışırız.
Sağlıksız beslenme tarzı sadece bir gecede değiştirilemez. Çocukluğunda kötü beslenme alışkanlığı olan çocuklar bu alışkanlıklarını erişkinlik dönemlerinde de sürdürmekte ve bu kendi çocuklarının da beslenme tarzını doğrudan etkilemektedir. Ne demişler, üzüm üzüme baka baka kararır. Çocuklar için piyasaya sürülen gıdaların birçoğu yüksek oranda şeker ve yağ içermektedir. Küçük yaştaki çocuklar bu tür gıdalardan aldıkları kalorileri çok hareketli bir dönem geçirdiklerinden dolayı yakarlar, ancak yaşlan ilerledikçe bu hareketlilik de yavaş yavaş yerini durgunluğa bıraktığından şişmanlık kaçınılmaz bir sonuç haline gelir. “Batı tarzı beslenme” adı verilen hamburger ve cipse dayalı beslenme tarzı birçok hastalığa neden olarak çocuklarımızın hayatını olumsuz yönde etkiler.
Çocukluğumuzda, birçoğumuzun yemek sofrasında iyi pişirilmiş et, patates, ve haşlanmış sebze gibi besinler bulunmaktaydı. Oysa zamane’çocuklarının sofrasında ağız sulandıran pizzalar, hamburgerler, bol ketçaplı patates kızartmaları, dinazor şeklinde kesilmiş ve çizgi film karakterlerini andıracak şekilde hazırlanmış tavuk köfteler, otuz farklı tatta hazırlanmış cipsler, kekler, her türden kurabiyeler, şekerlerle süslenmiş yoğurtlar bulunmaktadır.
Bunlar her ne kadar cezbedici bir özelliğe sahipse de, ortadaki sorun gayet açık ve nettir: İmalatçılar çocuk gıdalarını daha da etkileyici bir hale getirmek için her geçen gün daha fazla çalışıp, hazır gıda sektörüne daha çok para yatırmaktadır. Malesef bizler de onların bu amaçlarına hizmet etmekteyiz. Aslına bakarsanız, hazır gıdalarla beslenen çocukların vücuduna çok az miktarda vitamin ve mineral girmektedir. Daha da kötüsü, bu gıdalar çocuklarımızın zihinsel ve bedensel gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Önümüze sunulan bin bir çeşit besin, beslenme alışkanlığımızı da inanılmaz bir şekilde etkilemiştir. Peki, bu olumlu bir etki midir? Bu sorunun cevabı, son araştırmalara göre “hayır”. USDA’ya (Amerika Tarım Dairesi) göre, Amerikan halkının yarısı günde tek bir parça meyve bile yememektedir. Nüfusun sadece %23’ü uzmanların önerdiği şekilde günde beş porsiyon sebze ve meyve ile beslenmektedir. Bazı insanlar ise ağızlarına sebze bile koymamaktadır. Durum yetişkinler için böyle ise, çocuklar için nasıl olabilir ki? Aslına bakarsanız, 6 ila 11 yaşları arasındaki Amerikan çocuklarının sadece %9’u günde beş porsiyon sebze ve meyve yemektedir. Kekler, kurabiyeler, şekerlemeler ve gazlı meşrubatlar meyve ve sebzenin popülaritesini gün geçtikçe daha da azaltmaktadır.
Ailelerin bilmesi gereken en önemli şey sağlıksız beslenmenin çok acı sonuçlar doğurabileceğidir. Şimdi sağlıksız beslenmenin “kısa vadeli” etkilerini inceleyelim.