Psikologlar ve psikanalistler, şişmanlarda görülen aşırı beslenme dürtüsünü açlık ve tokluk duygusunu düzenleyen mekanizmalardaki bozukluğa bağlamaktadırlar. Onlara göre şişman bir kişi daha çocuk yaşta sıkıntısını ya da duygusal tatminsizliğini besin alarak gidermeye alışmıştır.
Şişman kişilerin daha çok bunaltı, ruhsal çöküntü ve gerilim altındayken fazla yemek yemesi bu savı doğrulamaktadır. Ama aynı durum şişman olmayanlarda da görülebilir. Özel merkezlere başvuran şişman kişilerde bunaltı, ruhsal çöküntü, nevroz ve kişilik bozukluklarının görülme sıklığı genel nüfusa göre daha yüksektir.
Bunaltı, nevroz ve ruhsal çöküntü şişmanlığın nedeni olabileceği gibi sonucu da olabilir. Batı toplumlarında şişmanlığın kusur olarak görülmesi yaygın ve yerleşik bir kanıdır. Bu yaklaşımın etkisi daha çocukluk çağında başlar.
Şişman çocuklar kendilerini normal kilolu çocuklara göre daha aşağı bir konumda görürler. Bu da ruhsal çöküntüyü hazırlayan önemli bir etkendir. Daha ileri yaşlarda kısa ya da uzun süreli başarısız rejim yapma girişimleri ve kalori kısıtlamasını sürdürememekten kaynaklanan ruhsal gerginlikler psikolojik durumu olumsuz yönde etkiler.
Beslenmede uzun süreli kısıtlamaların hemen herkeste ruhsal dengesizliğe yol açtığı bir gerçektir. Rejim yaparken davranış tedavisinin de uygulanması psikolojik olumsuzlukların ortaya çıkma tehlikesini azaltır.
Kalori kısıtlaması yaparken gelişebilecek psikolojik bozuklukları kilo kaybından bağımsız değerlendirmek gerekir. Bu bozukluklar zor zayıflayan kişilerde olduğu kadar tedaviye yanıt veren kişilerde de görülebilir. Ama hızlı kilo veren kişilerde ruhsal bozuklukların daha sık ortaya çıktığını öne süren uzmanlar da vardır. Bu bozukluklar vücut ağırlığının belirli bir sınırın altına inmesine bağlanmaktadır.
Şişmanlık tedavisi için cerrahi girişimle midesi küçültülen ve bunun sonucunda zayıflayan kişilerin değerlendirilmesi oldukça önemli ipuçları vermektedir. Bu tip cerrahi girişim uygulamasıyla zayıflayan birçok hasta psikolojik olarak rahatlamakta, toplumsal ilişkilerini daha rahat yürütecek bir ruh hali kazanmaktadır.
Daha önce var olan bunaltı ve ruhsal çöküntü belirtileri de belirgin biçimde düzelmektedir. Buna karşılık rejim yapma sırasında yeterince kilo verilememesi bunaltı, ruhsal çöküntü ve gerginliğin en önemli nedenleridir.