Zaman zaman her kişinin karşılaştığı “normal” anksiyete hali ve nüfusun kabaca yüzde 15’ini etkileyen hakiki anksiyete bozukluğu arasında bir fark vardır. Bir şekilde denendiğimiz ya da mücadeleye girdiğimiz vakit, normal anksiyete potansiyel tehlikeye karşı bizi uyarır ve bununla başa çıkabilmek üzere bizi hazırlar. Bunun aksine, anormal anksiyete bozuklukları ise, bir yanlış alarm gibidir, ve bazı durumlardan gereksiz yere kaçınabilmemiz için yanlış bir tehlike hissi yaratır. İlaç ve psikoterapi, özellikle belli davranış ve düşüncelere odaklanıldığı takdirde, oldukça etkilidir.
Bazen doktorlar bir anksiyete bozukluğunun semptomlarını tanımada başarısız olur ve bazen bozukluktan muzdarip kişiler, duygusal bir bozukluğu olmaktan utandığı için, tedavi görmeyi reddeder. Bunlar, tedavinin önündeki en önemli engellerdir. Bir anksiyete bozukluğunuzun olduğunu düşünüyorsanız, doktorunuzla konuşunuz. Başarılı tedavi, yaşamınızı değiştirebilir.