• Değerlendirme - Ağrının en iyi biçimde kontrol edilebilmesi için vazgeçilmez bir adımdır. Burada ağrının psikolojik bileşenlerinin de unutulmaması gerekir.
Hastanın kanser hastalığıyla ilgili durumu derinliğine irdelenirse, hastada ve hastanın günlük yaşamında ağrının neden olduğu kısıtlamalar, ağrının uykuyla ilişkisi, analjezik (ağrı giderici) ilaçların kullanılmasına bağlı alerjiler ortaya konabilir.
Ağrıyı yenmek için daha önce denenmiş ilaçlar kullanılabilir; hastanın daha önceki “psikolojik” yaşamıyla ilgili bilgiler de yararlı olabilir. Her durumda hastanın tanımladığı belirtilere güvenmek gerekir. Yani hastanın var olduğunu söylediği ağrıya inanmalı, onda olması gerektiği düşünülen ağrı göz önüne alınmalıdır.
Bazı olgularda öncelikle radyolojik ya da sintigrafik incelemelere gerek duyulabilir. Bu incelemeler ağrının kökeninin kesinlikle belirlenmesini ve özgül bir kanser tedavisinin gerekip gerekmediğinin anlaşılmasını sağlar. Bu durumlarda incelemelerin kâr-zarar bilançosunu dikkatlice değerlendirmek, özellikle de incelemelerin yol açabileceği ruhsal ve fiziksel gerginliği göz önüne almak gerekebilir. Kanser ağrılarının dinamik bir süreç izlediği unutulmamalıdır. Hastayı düzenli olarak değerlendirmek, özellikle de belirtilerde kayda değer bir artış olup olmadığını gözden geçirmek gerekir.
Kanser ağrılarının toplumsal yönü de asla göz ardı edilmemelidir: Ekonomik açıdan düşkünlüğün ve bir türlü bağlanamayan emekli aylığının yol açabileceği kaygılar da hastanın ağrısını olumsuz yönde artırır; bu konuda bir sosyal hizmet görevlisinin yardımı önerilir.
• Tedavi - Aşamalı bir strateji izlenmelidir. Önce özgül tedaviye başlanmalı ve bununla birlikte ya da bunun ardından belirtilere yönelik ağrı kesici tedavi uygulanmalıdır. Tümöre karşı tedavi de asla bir yana bırakılmamalı, hatta hastalığın ileri evrelerinde de sürdürülmelidir. Her durumda ve her zaman hastanın yaşamını kolaylaştırma amacı güdülmelidir.
Özgül Tedaviler
Onkolojide kemoterapi (kimyasal tedavi) ya da hormon tedavisi sinirlere, damarlara ve İç organlara baskı yapan tümör kütlelerini küçültmek ya da kemiklere sıçramış lezyonların yeniden kireçlenmesini sağlamak amacıyla kullanılır. Kemoterapi özellikle testis ya da yumurtalık tümörlerinin metastazlarının ya da lenfomların oluşturdukları büyük lenf bezi kütlelerinin küçültülmesinde oldukça etkilidir.
Hormon tedavisi, örneğin yüksek dozda progesteron uygulanması, ağrıyı kendi başına azaltabileceği gibi, lezyonların kireçlenmesini sağlama, hipofiz düzeyinde etkide bulunma ya da kemikteki lezyon bölgesini etkileyerek bu bölgedeki ağrı eşiğini yükseltme yoluyla da ağrıyı hafifletebilir. Bir başka özgül tedavi de kafaiçi basıncın artmasına bağlı baş ağrılarında ya da memenin alınmasına bağlı lenf yolları tıkanmalarında başvurulan kortizon tedavisidir.