Her kadın istediği zaman, istediği kadar çocuk doğurma hakkına sahiptir.Anne olmak her kadının severek talip olduğu kutsal bir sorumluluktur.Ancak 9 ay boyunca karnında gelişen bebeğe ev sahipliği yapması ve arkasından doğum olayı, kadınlar için yıpratıcı,zor, sabır isteyen, uzman doktorlarca bebek ve anne sağlığını düzenli takibini gerektiren bir süreçtir.
Bu zorlu süreç, başarı ile tamamlanmış olsa ve baba adayı her an eşinin yanı başında ona destek olsa bile, annenin sorumlulukları ve yükü azalmıyor.Doğumdan sonra yeni doğan bebeğin yakın ilgi isteyen bakımı sırasında, beslenme ve süt verme döneminde, anne hem bedensel hem psikolojik olarak esas yükü üstlenen ve fedakarlıkta bulunan taraf oluyor.Yeni doğmuş bebeğin sağlıklı büyümesinden birincil olarak anne sorumlu olmaktadır.
Bütün koşulların en iyi düzeyde olduğunu varsayalım.Planlayarak gebe kalmış bir kadın, tam teşekküllü bir kadın doğum kliniğinde düzenli kontrollerle bir gebelik dönemi geçirmiş ve arkasından ehil ellerde sağlıklı bir doğum yapmış olsa bile hem gebeliği boyunca hemde bebeğini büyüttüğü lohusalık dönemi ve sonrasında öenmli oranda yıpranıyor.
Peki anne olmak isteyen kadınlar, hamile hanımlar,loğusalar ve yeni doğmuş bebekler için ülkemizin gerçekleri nasıl ?
Ekonomik sorunlar, eğitimsizlik, ataerkil aile düzenindeki baskılar ve sağlık sistemimizdeki eksiklikler nedeniyle kadınlarımızın çok az bir kısmı yukarıda verdiğimiz örnekteki gibi kontrol altında, sağlıklı bir gebelik dönemi geçirme ve doğum yapma şansına sahip.
Ülkemizde erkeklerin çoğunluğu
gebelikten korunmayı kadının görevleri arasında sayıyor,Bu konuda sorumluluklar almıyor, bilinçsiz ve sağlıksız bir cinsel yaşam sürüyor.
Aile planlaması konusunda erkeklerin bilinçsiz ve vurdunduymaz cinsel alışkanlıkları yüzünden esas yük kadınların omuzlarına biniyor.Yine kadınlarında büyük çoğunluğu doğum kontrol yöntemleri konusunda bilinçsiz ve bilgisiz olarak cinsel ilişkide bulunuyor.Halbuki doğum kontrolü konusunda olması gereken, kadın ve erkeğin eşit sorumluluk almasıdır.
Anne adaylarının büyük çoğunluğu korumasız cinsel ilişkide bulunup, planlamadan gebe kalıyor.Adet geçiktiğinde yaptırdığı gebelik testi müspet çıkınca gebe kaldığını öğrenip şaşırıyor.Eğitimli-eğitimsiz, zengin-yoksul kadınlarımızın çoğu gebe kalmadan önce nelere dikkat edeceğini,planlayarak gebe kalması gerektiğini bilmiyor.Yine çoğu kadın, gebelik öncesinde ve gebelik sırasında ekonomik sorunlar ve eğitimsizlikler nedneiyle bilinçli ve dengeli beslenmeden mahrum kalıyor.Ekonomik sorunlar, eğitimsizlik ve sağlık sistemimizdeki eksiklikler nedeniyle gebeler kadın doğum kliniklerinde düzenli kontrol yaptırma ve sağlıklı koşullarda doğum yapma hakkından mahrum kalacaktır.
Takipsiz bir gebelik dönemi ve sağlıksız koşullarda gerçekleşen bir doğum sonrasında, eğer anne ve bebek hayatta kalmayı başarırsa sorunlar loğusalıkta da devam ediyor.Doğum sonrasında emziren annelerin çoğu yeterli ve dengeli beslenmeden süt veriyor.Eğitimli bile olsa bazı kadınlar sadece yanlış estetik kaygılarla ( göğüslerinin sarkacağı düşüncesiyle, süt verme döneminde diyet yapma kaygıları ) bebeğine süt vermeye çekinip, bebeğini anne sütü gibi eşsiz bir hazineden mahrum bırakıyorlar.Sağlıksız şartlarda doğmuş yeni doğan bebeklerin çoğu, anne ve babasının vurdunduymazlığı, eğitimsizliği, ve sağlık sistemimizin yetersizliği nedeniyle hastalıklara en duyarlı olduğu dönemde, bir çocuk hastalıkları uzmanının düzenli kontrollerinden faydalanamıyor.
Sonuç olarak ülkemizde şuanda yaşanan gerçek şu;
Kadını ve erkeğiyle
aile planlaması konusunda bilinçsiz bir toplum, takipsiz gebelikler ve sağlıksız doğumlar nedeniyle yükselmiş anne ve bebek ölümleri, artmış düşük yapma oranları, arka arkaya çocuk doğurmuş olması nedeniyle yıpranmış bir kadın popülasyonu ve mevcut ekonomik sorunları daha da arttıran bir nüfus artışı.Oysa bu olumsuz tabloyu düzeltebilecek, kadınların gebelik dışında ve gebelik boyunca sağlıklı ve mutlu olmalarını sağlayacak, yaşam süresini ve yaşam kalitesini arttıracak, anne ve bebek ölümlerini azaltacak, ekonomik üzerindeki yükü hafifletebilecek ve sonuçta toplum psikolojisini daha sağlıklı kılacak avantaj var:
Aile Planlaması ve
İstenmeyen Gebelikten Korunma
Aile Planlaması ve
doğum kontrolü ülkemiz gibi gelişmekte olan, üreme hızı yüksek ve ekonomisi zayıf ülkelerde bir sağlık politikasıdır.Aile planlaması yöntemleriyle istenmeyen gebeliklerden nasıl korunulacağı, sağlıklı bir cinsel yaşamiçin uyulması gereken noktalar öğrenildiğinde, cinsel alışkanlıklarda değişecektir.
Burada kadınlar kilit rol üstlenmektedir.Unutulmamalıdır ki erkeklerin cinsellik konusunda kadınlardan çok daha ilkel, sorumluluk almaktan korkan, cinsellik başarısını sadece erkek çocuğu sahibi olmaya bağlayan, korunma yöntemlerini uygulamak konusunda aciz olduğu bir toplumda yaşamaktayız.O zaman hiç olmazsa kadın, kendi sağlığı için doğum kontrol yöntemleri, istenmeyen gebeliklerden korunma ve kürtaj gibi konularda temel bilgi edinmelidir.Kadını istenmeyen gebeliklerden korumada farklı
doğum kontrol yöntemleri vardır.