Kanser, daha önceleri toplumun korkulu rüyasıyken şimdi nerdeyse kaçınılmazı haline geldi. Kanserin görülme sıklığı her geçen gün artmakta. Yapılan araştırmalar kanserin yaşanan çevreyle, beslenme alışkanlıklarımızla, kalıtımla çok yakından ilintili olduğunu göstermiştir. Her ne olursa olsun en büyük risk yağdır. Yediğimiz besinlerin yağ oranının yüksek olması, fazla miktarda yağ kullanılarak pişirilmeleri ve özellikle de bireylerin vücut yağ yüzdelerinin yüksek olması yani kilolu olmaları
kanser riskini artırmaktadır. Peki kansere yakalanma riskini azaltmak için nelere dikkat etmeliyiz?
Bazılarımız için amaç yemek için yaşamaktır. Bu tür insanlar atın ölümü arpadan olsun özdeyişine uygun beslenme davranışını ile canlarının istediği gibi, doğru mu yanlış mı düşünmeden biraz da zevk için yerler. Ancak bu tür insanlar zaman içinde hiçbirşey yiyemez ya da yememeli durumuna gelebilir. Hatalı ve
aşırı beslenmeden kaynaklanan; kanser, kalp, damar, şeker, gut gibi hastalıklar hemen oluşmazlar. Gençliğinde hiç hastalanmayacakmış gibi yaşamını sürdürenler, hatalı uygulamanın cezasını genellikle 35-40 yaşından sonra çekmeye başlarlar. Beslenmede amaç yaşamak için yemeli olmamalıdır. Beslenmemizi düzenlerken çok çeşitli yani bütün besin gruplarından tükeymeyi fakat bu besin gruplarından da besin seçerken de
kanser riskini azaltıcı olduğunu bildiğimiz A vitamini, C vitamini, E vitamini ve posayı çok içeren besinleri; kanser riskini artırdığını bildiğimiz yağlı ve posasız besinlere oranla daha çok tercih etmeliyiz.
Çevredeki zararlı kimyasal maddeler, besinlerin yağlı kısımlarında birikir. Eğer besinlerin yağlı kısmı iyice ayrıldıktan sonra yenirse, zararlı kimyasal maddelerin vücuda girişi azalır. Et ve peynirler ne kadar yağlı ise, o kadar çok
kanser yapıcı madde bulunur. Yaşlı hayvanların yağlı kısımlarında daha çok kanser yapıcı kimyasal madde birikebileceğinden, genç hayvan etlerine göre kanser yapıcı etkileri daha fazladır. Bazı araştırmalarda, düzenli domuz eti, domuz pastırması, sosis, sucuk, tereyağı, iç yağı yiyen kişilerde kanserin daha çok görüldüğü belirlenmiştir.
Besinlerin hazırlarken, pişirirken ve saklarken uygulanan hatalı işlemler, besleyici değerlerini azaltır, zehirlenme ve kanser yapıcı maddelerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu hataların başlıcaları: yağda kızartma, doğradıktan kestikten sonra bekletme, haşlama, pişme suyunu dökme, az ve çok pişirme, yıkamadan yeme, dumanlama, küflendirme gibidir. Özetlemek istersek
kanserden korunmak için dengeli beslenmeyi; A, C ve E vitaminleri ile selenyum, çinko, iyot, ve demir gibi mineraller, karotenler ve biyoflavonoitlerden zengin besinlerin biraz daha çok tüketilmesi ve dumanlanmış, tuzlanmış, nitrit ve nitrat eklenmiş ve yağlı besinlerin az tüketilmesi gerekir. Uygun beslenmek için kurubaklagiller, taze sebze ve meyveler, özellikle lahana brokoli, karnabahar, ıspanak, semizotu, pırasa, soğan, sarımsak, turunçgiller ve diğer taze meyveler daha fazla; yağlı ve yaşlı hayvan etleri, yağlı süt ürünleri az tüketilmelidir. Besinler mümkün olduğunca düşük sıcaklıkta pişirilmeli, yüksek ateşe doğrudan tutularak ve yağda kızartılarak pişirme işleminden kaçınılmalıdır.
Diyetisyen Gül YARDIMCI