Anne karnındaki
bebek göbek bağı sayesinde gerekli oksijeni ve besi maddelerini alarak büyür. Eğer bu bağ herhangi bir nedenle hasara uğrarsa, bebeğin gelişmesi durur ve durduğu gibi de yaşama veda eder. Bebek dünyaya geldikten sonra da göbek bağı hayati önem taşır. Eğer gerekli pansuman ve temizlik işlemleri yapılmazsa göbek bağı enfeksiyon kapabilir.
Bebek anne karnında süre boyunca amnios sıvısı içindedir. Sıvının içinde olduğu sürede oksijen alıp karbondioksit atılımı yani nefes alıp verme ve beslenme görevini anne ile bebeği bağlayan
göbek bağı sağlar. Bebeğin doğumu ve nefes almasıyla beraber göbek bağının fonksiyonu biteceğinden doktor ya da yardımcı tarafından hızla klampe edilir (mandal benzeri bir kapatıcı takılır) ve bebek anneden bağımsızlığını ilan etmiş olur. Göbek bağının sinir lifleri olmadığından, göbeğin kesimi ve klamplenmesi sırasında bebek ağrı hissetmez. Böylece damarlar kapanmış ve kanama engellenmiş olur. Göbek bağı, bebeğin cildinden yaklaşık 2-2.5 cm yukarıdan kesilir ve bebek bakımının ilk basamağı olarak en sık alkol olmak üzere antiseptik bir madde uygulanır. Bundan sonra amaç göbeğin temiz ve kuru tutulmasıdır. Göbek bağı günler içerisinde jölemsi, yapışkan ve sulu özelliğini kaybederek kurur, renk sarıdan kahverengiye doğru değişir ve yaklaşık 1-3 hafta içinde düşer.
Göbek Bağı Düşene Kadar Dikkat Edilmesi Gerekenler
Göbek bağı temiz tutulmalıdır: Taze göbek bağı yeni doğan bebek için en önemli enfeksiyon giriş yerlerinden biridir. En az günde bir kez olmak üzere tercihen her bez değişimi sonrasında göbek bakımı yapılmalıdır.
Göbek bağı kuru tutulmalıdır: Göbeğin hava ile temas etmesi durumunda göbek bağı kendiliğinden kuruyacaktır. Annelerin en merak ettiği konulardan biri bebeğin göbek düşme süresince banyo yaptırıp yaptıramayacaklarıdır. Bu konuda da farklı görüşler olmasına rağmen göbeğin düşmesine kadar geçecek 2-3 hafta içinde bebeğin temiz tutulmaması enfeksiyon riskini de beraberinde getireceğinden, uzun ve küvet banyolarının yerine sünger ile duş şeklinde kısa banyolar yararlı olacaktır. Banyo sonrasında göbek bağı temiz bir bez yardımıyla hızla kurulanmalı gerekirse saç kurutma makinesinin en düşük ayarı ile kurutulmalıdır. Bebek bezinin sık aralıklarla değiştirilmesi böylece ıslak ve nemli bezin uzun süre göbek bağıyla temasını engelleyecektir. Bezin ön kısmının göbek bağı dışarıda kalacak şekilde katlanması da uygun olacaktır.
Göbek bağının kendi kendine düşmesine izin verin: Göbek bağı vakti geldiğinde kendiliğinden ayrılacaktır. Ayrılma sırasında az miktarda kanama olabilir ama günler içinde devam eden ısrarlı kanama durumunda hızla doktorunuza başvurmanız uygun olacaktır.
Göbek bağının erken düşmesi enfeksiyonlar ve kanama açısından riskli olduğu gibi bir ay geçmesine rağmen hala göbeği düşmeyen bebeklerde anatomik bozukluk ya da immünolojik bozukluk olabilir.
Göbek Bağı Düşmeyen Bebeklere Banyo Yaptırırken…
Bebeklere her gün banyo yaptırılabilir ancak ilk birkaç ay haftada 2-3 kez banyo yaptırılması yeterli olur. Özellikle yüz, saçlı deri, göbek bağı, eller ve bez bölgesinin temizliği önemlidir.
Göbek bağı düşmeden önce duş şeklinde ya da süngerle yumuşak bir şekilde ovalayarak, göbek düştükten sonra ise küvet içinde banyo yaptırılabilir.
Banyo esnasında önce gövde bebe şampuanı ya da sabunu ile yıkanıp durulanmalı. Bebeğin kafası hafif geri yatırılarak saçlı deri göz yakmayan şampuanı ile yıkandıktan sonra yüz temizliği yapılmalıdır. Göbek bağı temiz pamuk ile kurulanıp göbek bağı alkol ile temizlenmelidir.
Göbek Bağı Erken Düştüğü Durumlarda
Bazen göbek bağının yeterince kurumadan düşmesinden sonra granülom olarak adlandırılan göbek deliği bölgesinde pembe renkte yumuşak bir kitle görülebilir. Granülom belirtileri aşağıdaki gibidir:
• Göbek düşmesine rağmen göbek deliğinden açık sarı renkte, kıvamlı bir akıntının olması,
• Bebeğin iç çamaşırının sürekli bu salgı ile kirlenmesi.
Bu Durumlarda Doktorunuza Başvurun!
• Kanamanın devam etmesi,
• Göbek güdüğü etrafında kızarıklık ve şişlik,
• Göbek bağından sarı-yeşil akıntı ve pis koku gelmesi.
İstanbul Hizmet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Duygu Gür Ünal